Süreci beraber yürüttüğümüz öğrencilerime paylaştığım unsurlardan size de paylaşmak istiyorum. Süreçte sadece sınava hazırlanan çocuklar yok, süreçte milyonlarca anne var baba var öğretmen var eğitmen var fakat en temelde asıl başrolde oynayan kişi öğrencinin kendisidir.
Her yıl binlerce öğrenci aynı hedefe yürür, ancak farkı yaratan şey genellikle daha fazla bilgi değil, daha bilinçli bir süreç yönetimidir. Buyrun birlikte süreç hakkında biraz sohbet edelim:
Haziran ayına kadar olan bu dönem, öğrencilerin hem akademik hem de psikolojik olarak “dengeyi koruma” sürecidir. Bu dengeyi kurabilmek için ilk adım, gerçekçi bir plan yapmaktır. Her günün, her haftanın bir amacı olmalı. Plan yapılırken sadece ders saatleri değil, dinlenme, egzersiz, sosyal zaman ve uyku da hesaba katılmalıdır. Unutulmamalı ki, uykusuz bir beyin öğrenemez; yorgun bir zihin de bilgiyi uzun süre saklayamaz.
Denemeler ve analizleri bu dönemin en belirleyici aşamasıdır. Her deneme, bir ölçme değil, bir öğretme aracıdır. Denemeden sonra sadece “kaç net yaptım” değil, “neden o netleri yaptım” sorusu sorulmalıdır. Yanlışlar bilgi eksikliğinden mi, dikkatsizlikten mi, yoksa zaman yönetimi hatasından mı kaynaklanıyor? Bu farkındalık, öğrenciyi rastgele çalışmadan kurtarır, hedefe odaklı hale getirir.
Konu eksiklerini gidermenin en etkili yolu, tekrar döngüsünü planlı hale getirmektir. Öğrenciler genellikle yeni konu öğrenmeye yönelir; oysa öğrenmenin kalıcılığı, düzenli tekrarlarla sağlanır. Haftalık tekrar günleri belirlenmeli, “unuttuğunu hatırlama” çalışmaları yapılmalıdır. Özellikle temel derslerde (Türkçe, Matematik) eksik kalan konular erken fark edilip küçük parçalar hâlinde tamamlanmalıdır.
YKS sürecinde yalnızca akademik taraf değil, psikolojik dayanıklılık da büyük önem taşır. Kaygı, tamamen ortadan kaldırılması gereken bir duygu değildir; doğru yönetildiğinde motivasyon kaynağına dönüşebilir. Bunun için öğrencinin kendi düşüncelerini gözlemlemesi, olumsuz iç konuşmalar yerine “elimden gelenin en iyisini yapıyorum” gibi yapıcı bir dil kullanması gerekir. Ayrıca, kısa yürüyüşler, nefes egzersizleri ve kısa molalar zihni tazeler, kaygıyı dengede tutar.
Arkadaş çevresi bu dönemde görünmez ama güçlü bir etkendir. Negatif, sürekli şikâyet eden, umutsuz insanlarla geçirilen zaman öğrencinin ruh hâlini doğrudan etkiler. Bu yüzden çevrede, motive eden, paylaşımda bulunulan, destekleyici kişilerle vakit geçirmek önemlidir. Aynı şekilde aile içinde huzuru korumak, öğrencinin zihinsel enerjisini korur.
Zaman yönetimi ise tüm bu sürecin omurgasıdır. Her öğrenci kendi biyolojik ritmini tanımalıdır. Sabah daha verimli olan biri için sabah saatlerinde ağır dersler, akşam saatlerinde tekrar ve test çalışmaları planlanmalıdır. Pomodoro yöntemi gibi kısa çalışma aralıkları dikkatin sürekliliğini sağlar. Ancak plan esnek olmalıdır; çünkü katı planlar motivasyonu değil, stresi artırır.
Ve son olarak, dinlenmenin bir lüks değil, gereklilik olduğu unutulmamalıdır. Bazen bir kahve molası, kısa bir müzik arası veya sevdiklerle geçirilen on dakika bile beynin yeniden odaklanmasını sağlar. Bu süreçte öğrencilere düşen en önemli görev, “kendilerini tanımak ve kendi ritimlerini bulmak”tır. Çünkü her başarılı sınav yolculuğunun ardında sadece bilgi değil, kendini tanıyan, duygularını yöneten bir genç vardır.
Haziran’a kadar bu dengeyi koruyabilen her öğrenci, sadece sınavı değil, hayatın ilerleyen dönemlerindeki stresli süreçleri yönetmeyi de öğrenmiş olur.