Aylin Özsavaş’ın Taxim Hill Otel’deki toplantısında dile getirdiği gibi, “koltuğa değil üyeye hizmet zamanı”. Bu söz, sadece bir slogan değil, TÜRSAB’ın yeniden kimliğini kazanması için bir çağrı.
Özsavaş’ın çok haklı tespitiyle başlayalım: TÜRSAB’ın köklü 50 yıllık tarihi, son dönemde vizyon kaybıyla gölgelendi. Kurumsal büyüme, sektör talepleriyle uyumlu dönüşüm olmadan gerçekleşti. Yönetim kararları, üyeye değil çevrelere odaklandı; eleştiri ile bağ kurmak yerine uzaklaşan bir yapı oluştu.
Bu, yalnızca yönetim tarzıyla ilgili bir sorun değil — aidiyet eksikliğinin göstergesi. Özsavaş’ın belirttiği gibi, 2022’den 2025’e seçimlere katılan acente sayısı azalırken, toplam acente sayısı artmış durumda. Bu ters manzara, birliğin üyeleriyle kurduğu bağın zayıflığını yansıtıyor.
Seçim tarihleri resmi olarak duyurulmadan oteller kapatılıyor, odalar belirli gruplara tahsis ediliyor, “bizim adayımız” denilenler organize edilmeye çalışılıyor… Özsavaş’ın “kendi cumhuriyetinizi mi ilan ettiniz?” sorusu boşuna değil. Demokratik süreçler adına bu kadar eksik ve örtülü davranmak, meşruiyeti zedeler.
Öte yandan, 24. Olağan Genel Kurul kararı olan “delegelerin ulaşım ve konaklaması TÜRSAB tarafından sağlanacaktır” hükmünün uygulanmadığı iddiası, evrensel adalet kavramıyla çelişir. Karar almak kolaydır; uygulamak, inandırıcılık getirir.
Özsavaş’ın söylemine ek olarak, TÜRSAB’ın sorunları yalnızca iç yönetimsel değil, sektörel sorunlarla da iç içe:
Özsavaş’ın konuşmasında vurguladığı “çözüm odaklı yaklaşım”, gerçekte sektörde umut olabilir. Ama bunun sadece lafla kalmaması, somut adımlarla desteklenmesi gerekir. İşte öneri niteliğinde yol haritaları:
Aylin Özsavaş’ın kapanış cümlesi, “Ben değil, biz varız!” salt bir siyaset söylemi değil, TÜRSAB’ın yeniden dirilişi için manifesto gibidir. Koltuğa değil üyeye hizmet eden, adalet ve şeffaflık üzerine kurulmuş bir TÜRSAB hedefi vaat ediliyor.
Ancak bu manifestonun öznesi yalnızca bir aday değildir: Bu manifestoyu var eden, o koltuğu gerçek sahiplerine, seyahat acentalarına teslim edecek bir değişim ruhudur. Bu ruhu inşa etme süreci, seçim kazanmak kadar zor; ama kaybetmekten çok daha değerlidir.