Salih Altınışık

Tarih: 30.06.2025 20:59

Türkiye'nin Havacılıkta Yükselişi: Stratejik Hamleler ve Küresel Yankılar

Facebook Twitter Linked-in

Geleneksel tedarikçi-alıcı ilişkilerinin ötesine geçen bu dönüşüm, yalnızca Türkiye'nin kendi ihtiyaçlarını karşılama kapasitesini artırmakla kalmamış, aynı zamanda uluslararası dengeleri de etkileyen bir farkındalık yaratmıştır. S-400 hava savunma sistemleri, F-35 savaş uçakları etrafındaki tartışmalar, Eurofighter Typhoon potansiyeli ve özellikle insansız hava araçları (İHA/SİHA) konusundaki çığır açıcı gelişmeler, bu yükselişin somut işaretleridir.

Bu tabloya son eklenen ve Türkiye'nin havacılıkta bağımsızlık arayışının zirvesi olarak nitelendirilebilecek KAAN savaş uçağı projesi, geleceğe dair umutları pekiştirmektedir.

S-400 ve F-35 Çıkmazı: Bir Dönüm Noktası

Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerini tedarik etme kararı, Batılı müttefikler, özellikle de ABD ile ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur.

S-400 alımı, Türkiye'nin F-35 Müşterek Taarruz Uçağı programından çıkarılmasına yol açmış olsa da, bu durum Türkiye'yi kendi alternatiflerini geliştirmeye veya başka işbirliklerine yönelmeye itmiştir.

Bu kriz, Türkiye'nin egemenlik ve savunma sanayii kapasitesini güçlendirme kararlılığını pekiştirmiştir.

Eurofighter Typhoon ve Alternatif Arayışları

Bu bağlamda, Eurofighter Typhoon savaş uçakları gündeme gelmiş ve bu konuda İngiltere ile yapılan görüşmeler dikkat çekmiştir.

Eurofighter, teknolojik kapasitesi ve NATO uyumluluğu açısından Türkiye için önemli bir seçenek sunmaktadır.

KAAN Savaş Uçağı: Milli ve Yerli Gurur

Türkiye'nin havacılıkta attığı en iddialı ve stratejik adımlardan biri, hiç şüphesiz KAAN savaş uçağı projesidir.

İlk uçuşunu başarıyla gerçekleştirmesiyle birlikte dünya gündemine oturan KAAN, Türkiye'nin kendi muharip uçağını tasarlama, geliştirme ve üretme kapasitesini simgelemektedir.

Bu proje, savunma sanayiinde tam bağımsızlık hedefine ulaşma yolunda atılmış dev bir adımdır.

KAAN, sadece askeri bir platform olmanın ötesinde, Türkiye'nin teknolojik özgüvenini ve uluslararası arenadaki konumunu güçlendiren bir prestij projesidir.

İHA/SİHA Devrimi: Oyun Değiştiren Güç

Türkiye'nin havacılık alanındaki en çarpıcı başarısı şüphesiz insansız hava araçları (İHA) ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) programlarıdır.

Bayraktar TB2 ve Akıncı gibi platformlar, Suriye, Libya, Karabağ ve Ukrayna gibi farklı coğrafyalardaki çatışmalarda etkinliğini kanıtlamış ve askeri doktrinlerde devrim niteliğinde değişikliklere yol açmıştır.

Bu platformlar, Türkiye'yi küresel savunma pazarında önemli bir ihracatçı konumuna getirmiştir.

Demir Kubbe ve Türkiye'nin Hava Savunma Doktrini

S-400'lerin yanı sıra, yerli ve milli imkanlarla geliştirilen HİSAR ailesi ve Siper gibi hava savunma sistemleri, Türkiye'nin katmanlı ve entegre bir hava savunma ağı kurma hedefinin parçasıdır.

Bu sistemler, Türkiye'nin hava sahası güvenliğini maksimize etmeyi ve potansiyel tehditlere karşı caydırıcılığını artırmayı amaçlamaktadır.

Türkiye'nin havacılık ve savunma sanayii alanındaki bu ilerlemeleri, bölgesel ve küresel güç dengeleri üzerinde önemli etkiler oluşturmaktadır.

Kendi kendine yeterlilik, teknolojik bağımsızlık ve stratejik özerklik arayışı, Türkiye'yi uluslararası arenada daha güçlü ve söz sahibi bir aktör haline getirmektedir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —