Doping Medya Reklam
artı5tv youtube reklamı

Müyesser Doğan

Beyefendi unvanının vasıfları; cesareti, mertliği, hassas tavrı, vakarı, hem kendinin hem de birlikteliğindeki kadının onurunu koruyabilmesidir.
Hanımefendi unvanının vasıfları ise; sadakati, merhameti, ahlakı, edebi, hem birlikteliğindeki adamın hem de kendinin onurunun muhafazasıdır.

Bencilce yaşanmış hayatların içinde toplumun yozlaşmış, saçma sapan davranışları bayağı değil mi?
Gündemi meşgul eden konulardan biri de kişilik ve karakterini yetiştiremeyen kadınların, gelişimsel eksikliklerini sadece yaratılıştan var olan uzuvlarıyla varlık göstererek dikkat çekme ve statü uyanıklığıdır.

Bu bir vasıf değildir; bu uzuvlar için bir bedel ödenmedi.
Zira her kadında var olan bir şeyi açarak göstermek, farklı olduğunu ispatlamak nasıl bir acziyettir?

Belki tepki alabilirim ama lafımı esirgeyecek değilim.
 Her kadını bakışlarıyla taciz eden bir erkekle, her erkeğe kendini teşhirci bir şekilde gösteren kadının sapıklığı denktir.

Bunu özgürlük, çağdaşlık kılıfı altında pazarlayan toplumdaki algı mühendislerinin de nefsi memnuniyetleri olsa gerek.
Farkında olmadığınız olayı izah edeyim:
Erkeğin ilkel beynini uyaran diğer kadınların, aidiyeti olan kadınlara verdiği zarar ve travmalardır.

Yetmedi, yetersizlik hissi…
 Evet, erkeğin de göz kapağı tesettürüdür.

Bu sözüm, ahlaklı beyefendileri tenzih ederek devam ediyorum.
Gerçek şu ki, kimyasal anatomileri sebebiyle zaafiyetlerine esir düşecek kadar karakteri gelişememiş bir kitle var ve bu yadsınamaz.

Bir kısım kadın kitlesi var ki, bunun farkında.
Ve bu kimyasal zaafiyeti manipülasyonlarla kontrol altına alan merhametsiz dişiler diyelim mi?
Onlar, bir erkeğin değil birçok erkeğin duygularını oyuncak gibi kullanan kadınlar.
Zaaflarını bildikleri bazı erkeklere, etik ve ahlaki olmayan davranışlarıyla düşünme felci geçirten kadınlar.

Ve bu oyunlara bilerek yahut bilmeyerek dâhil olan erkekler…
 Dışarıdan beğenilme, değer görme, onay alma egolarıyla yaşam süren insanlar bir vakit sonra içsel gelişimlerinin eksiklikleriyle yüzleşerek bir boşlukta bocalayacaklardır.

Ve hayatlarında var olan, her koşulda onları sahiplenen, koruyan ve kollayan hayat arkadaşlarını kaybedeceklerdir.

Değer mi peki?
Siz ve sizin gibi birçoğu için; kendi kadınlık rüştünü ispatlamak uğruna kibirlenen kadın ve erkekler için, bunu yapmaya değer mi?

Yaşamınızın bir parçası yaptığınız eşinizin, hatta partnerinizin itibarını yere düşürmek değil mi bu?
 En büyük kul hakkıdır zannımca.

Karakterli bir erkek ve kadın şunu bilmelidir ki:
 Bu oyundaki duruş nettir.
 İradenizi, gücünüzü bu safsatalarda değil, onurunuzda gösterin.

Durun!
 Ben burada onurumun tarafındayım ve düzenbazlığın farkındayım.
Ben bir malzeme değilim.
Haysiyetimi ve hayatımdaki eşimin, partnerimin başını öne eğdiremem.
Belki yıllarca değersizlik yaşatıp, travmalarının altında ezdiremem.

Bu, merhametimin ve insanlığımın bir ispatı, kanıtıdır diyerek bu kirli kapıları kapatmak gerekir.
Biz bu ahlaki ve iffetsizlik kirliliğini temizleyemeyiz ama bu kire bir katkı sunmaktan kendimizi alıkoyabiliriz.

Selam olsun nefsiyle hassasiyeti arasında savaşıp kazananlara.

Yaşamak güzel şey, vesselam.

Düş Çobanı.

 


Yorum Yazın

Neyin savaşı, neyin hesabı kitabı bu!

Gelin haydi, Benim perspektifimden bakalım. İnsan; erkek ve kadın, iki tür olarak dünyaya gelir. Kişisel ve karakter gelişimini tamamlayan erkeğe “beyefendi”, kadına ise “hanımefendi” sıfatları bir unvan gibi verilir.

10.10.2025 20:44:00

artı5tv youtube reklamı