Merhaba sevgili okurlarım,

Bugüne kadar sizlere hep okumanın öneminden bahsettim. Ama gelin bir soruyla başlayalım: Sizce sadece kelimeleri doğru okumak yeterli mi? Elbette hayır! Okumak, harfleri birleştirip doğru telaffuz etmekten çok daha fazlasıdır. Asıl mesele, o kelimelerin ne anlattığını hissetmek, satır aralarındaki mesajları fark etmek ve metnin bizi düşündürmesine izin vermektir.

İşte tam bu noktada kreatif düşünme devreye girer. Kreatif düşünme, bir metni tek bir anlamla sınırlamaz. Aynı hikâyeden farklı çıkarımlar yapabilmeyi, bir karakterin yerine kendinizi koyabilmeyi sağlar. “Yazar burada ne demek istedi?” sorusuna ek olarak “Ben olsaydım ne yapardım?” sorusunu sorabilmektir.

Bir hikâyede karakterin yerine kendinizi koymak, olayların devamını hayal etmek, metnin çağrıştırdıklarını özgürce düşünmek… İşte bunların hepsi kreatif düşünmenin kapısını aralar.

Kreatif düşünme sadece sanatla ilgili bir yetenek değildir; hayatın tam merkezindedir. Bir çocuğun oyun kurallarını yeniden yazması, bir öğrencinin soruya alışılmışın dışında cevap vermesi, bir yetişkinin karşılaştığı soruna farklı bir açıdan yaklaşabilmesi… Bunların hepsi kreatif düşünmenin doğal yansımalarıdır.

Bu beceri, bireyin kendine güvenini artırır. Çünkü kişi düşüncelerinin değerli olduğunu hisseder. Kreatif düşünen çocuklar “neden” ve “nasıl” sorularını sormaktan çekinmezler. Evet, bazen yetişkinleri yorar, bazen zorlar… Ama unutmayalım ki sorgulayan çocuk, öğrenen çocuktur. Susturulan her soru, körelen bir düşünce demektir. Bu yüzden çocuklara yanıt vermekten çok soru sormaları için cesaret vermek gerekir.

Günümüz dünyasında çoğumuz, doğru cevabı bulmaya odaklı bir sistemin içinde büyüyoruz. Oysa hayat, çoğu zaman tek bir doğru cevabı olmayan sorularla doludur. İşte burada kreatif düşünme devreye girer. Ezberletmek yerine, bilgiyi dönüştürme, yeniden yorumlama ve farklı açılardan ele alma becerisi kazandırır.

Kreatif düşünen bir birey, bir problemle karşılaştığında paniklemek yerine düşünür, alternatifler üretir ve çözüm yolları geliştirir. Ezberlenen bilgi kısa sürede unutulabilir; ama düşünülerek, ilişkilendirilerek ve yeniden üretilerek öğrenilen bilgi kalıcı olur. Bu yüzden kreatif düşünme, akademik başarıyı da destekler.

Ve unutmayalım, metinler artık sadece okunup geçilen yazılar değil; yeni fikirlerin, özgün yorumların ve yaratıcı düşüncelerin başlangıç noktasıdır. Kreatif düşünme aynı zamanda bir duygusal beceridir. Kendimizi ifade etmemizi, duygularımızı tanımamızı ve başkalarının bakış açılarını anlamamızı sağlar. Çünkü farklı düşünebilmek, farklı olana alan açabilmektir.

Belki de bu yüzden günümüz dünyasında en çok ihtiyaç duyulan beceri kreatif düşünmedir. Değişen koşullar, belirsizlikler ve hızla dönüşen yaşam, esnek düşünebilen bireyler gerektiriyor. Kalıplara sıkışmış zihinler bu hıza ayak uydurmakta zorlanırken, kreatif düşünen bireyler değişimi bir tehdit değil, bir fırsat olarak görür.

Çünkü kreatif düşünme; sadece başarılı bireyler değil, düşünen, hisseden, üreten ve dünyayı dönüştürebilen insanlar yetiştirmenin anahtarıdır. Ve unutmayalım ki düşünmeye izin verilen her zihin, mutlaka kendi yolunu bulur.