Doping Medya Reklam
artı5tv youtube reklamı

Aydoğan Yüce

Dünya, pandeminin ve savaşların ardından yeniden toparlanmaya çalışırken, görünmeyen bir felaket yavaşça büyüyor: Gıda krizi.
Ve Çin’in devasa rezerv politikası, bu krizin fitilini daha da ateşliyor.

Açlık: Sessizce Yaklaşan Tehlike

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı'nın (WFP) verilerine göre:
 2025 itibarıyla dünya genelinde yaklaşık 345 milyon insan akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya.
Afrika'nın doğusu, Güney Asya ve Latin Amerika bu dalgadan en çok etkilenecek bölgeler.
Sorunun temelinde sadece iklim değişikliği veya savaşlar yok.
Aynı zamanda gıda arzında yaşanan stratejik çekilmeler de var.
Ve Çin'in elinde tuttuğu dev rezervler, özellikle kriz zamanlarında piyasada "eksiklik algısı" oluşturarak fiyatları daha da yukarı çekebilir.
Bu, bir ülkenin açlığıyla başka bir ülkenin siyasi kaderi arasında yeni bir bağ kurmak demek.

Enflasyon: Sofralardan Borsalara

Gıda fiyatları sadece mutfak alışverişlerini değil, küresel enflasyon dalgalarını da belirliyor.
Örneğin:

  • Dünya buğday fiyatları, son iki yılda %30’dan fazla arttı.

     
  • Pirinç fiyatları son 15 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.

     
  • Mısır ve soya fasulyesi fiyatlarında da ciddi artışlar yaşandı.

     

Bu durum, özellikle düşük gelirli ülkelerde ekonomik çöküş riskini artırıyor.
Para birimleri değer kaybediyor, sosyal huzursuzluklar büyüyor.
Ve tarihin bize öğrettiği bir şey varsa, o da şudur:
 Sofrada açlık arttıkça, sokaktaki öfke de artar.

Göç: Yeni Dalgalar mı Geliyor?

Artan açlık ve enflasyon, yalnızca ülkelerin iç dengelerini sarsmakla kalmayacak.
Aynı zamanda büyük göç dalgalarının da önünü açacak.
Özellikle:

  • Afrika Boynuzu bölgesi,

     
  • Güney Asya kıyı bölgeleri,

     
  • Latin Amerika’nın fakir kuşakları...

     

Bu bölgelerde artan gıda kıtlığı ve ekonomik zorluklar, milyonlarca insanı daha yaşanabilir coğrafyalara yönlendirecek.
Ve bu göç dalgaları, sadece Avrupa’yı değil, Orta Doğu ve Türkiye gibi bölgesel merkezleri de doğrudan etkileyecek.
Yani Çin’in depolarında biriken her pirinç tanesi, dünyanın başka bir yerinde yeni bir sınır krizinin ilk adımı olabilir.

Dünya Ne Yapıyor?

Dünya Bankası, IMF ve Birleşmiş Milletler gibi kurumlar gıda krizine karşı çeşitli önlemler almaya çalışıyor:

  • Stratejik gıda rezervlerinin artırılması,

     
  • Alternatif tarım projeleri geliştirilmesi,

     
  • Küçük çiftçilere doğrudan finansal destek programları oluşturulması.

     

Ancak gerçek şu:
 Bu adımlar henüz Çin’in çok önünde ilerlemiyor.
Ve gıda piyasalarındaki bu hassas denge, bir anda büyük bir küresel krize dönüşebilir.

Hikâyenin Kırılma Noktası

Bir zamanlar açlık, kıtalar arası bir meseleydi.
Şimdi her ülkenin sofrasına kadar girdi.
 Çin’in dev gıda stokları, sadece kendi halkı için değil, dünya genelinde siyasi ve ekonomik dengeleri belirlemek için hazırlanıyor.
Peki bu yeni dengesizlik, yalnızca açlığı mı büyütecek?
 Yoksa yeni siyasi haritaların çizilmesine de mi sebep olacak?

(Devam edecek: 4. Bölüm - Türkiye İçin Alarm Zilleri: Fırsatlar ve Tehlikeler)


Çin'in Gizli Gıda Savaşı! - 3. Bölüm

Bir krizin ilk işareti bazen bir savaş uçağının sesiyle değil, market raflarında boşalan bir çuval pirinçle gelir. Dünya, pandeminin ve savaşların ardından yeniden toparlanmaya çalışırken, görünmeyen bir felaket yavaşça büyüyor: Gıda krizi.

23.07.2025 12:28:00

artı5tv youtube reklamı