Karara göre, tüketici kredisi kullanan emeklinin bankaya verdiği açık rıza ve sözleşme onayları çerçevesinde emekli maaşına bloke konulmasının önü açıldı. Bu karar, hem bankacılık uygulamalarını hem de emeklilerin finansal planlamasını doğrudan etkileyecek.
Bugüne dek emekli maaşları kural olarak hacze konu edilemiyor, bankaların otomatik bloke ya da mahsup işlemleri emeklinin itirazıyla kaldırılabiliyordu. Yeni Yargıtay içtihadı, tüketici kredisi sözleşmesinde yer alan “takas, mahsup, bloke, hapis” gibi hükümler emeklinin rızasıyla kabul edilmişse bankanın doğrudan bloke uygulayabileceğini söylüyor. Böylece, kredi borcunun ödenmemesi halinde bankanın emekli maaşına erişim imkânı genişlemiş oluyor.
Yargıtay kararında Anayasa’nın “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48’inci maddesine atıf yapılıyor. Maddede herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme yapma özgürlüğüne sahip olduğu belirtiliyor. Yüksek Mahkeme, tarafların serbest iradeleriyle kurduğu sözleşmelerin —belirli sınırlamalar saklı kalmak üzere— geçerliliğini vurgulayarak, emeklinin bilerek verdiği rızanın bağlayıcılığına dikkat çekti.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93’üncü maddesi emekli gelir ve aylıklarının devredilemez ve kural olarak haczedilemez olduğunu düzenler. İstisna olarak sadece nafaka borçları ve Kurum alacakları için haciz yolu açıktır. Ayrıca 18 Şubat 2009 tarihli değişiklikle, borçlunun açık muvafakati yoksa haciz taleplerinin icra müdürünce reddedileceği hüküm altına alınmıştır. Yargıtay’ın yeni yaklaşımı, işte bu “muvafakat” unsurunu merkeze alarak, emeklinin sözleşme sırasında verdiği rızanın bloke işlemlerine kapı aralayabileceğini ortaya koyuyor.
Karar, bankalara kredi tahsis süreçlerinde sözleşme maddelerini daha görünür ve izlenebilir şekilde düzenleme sorumluluğu yükleyebilir. Emekliden alınan onay, kutucuk işaretleme, ıslak imza, dijital imza veya mobil bankacılık onayı gibi farklı kanallar üzerinden kayıt altına alınabilir. Ancak uygulamanın nasıl standardize edileceği henüz net değil. Bankalar arası farklılıklar yeni uyuşmazlıklara zemin hazırlayabilir.
Kredi sözleşmesi imzalanmadan önce “takas-mahsup yetkisi”, “otomatik tahsilat”, “hesap blokesi” ve “emekli maaşından kesinti” başlıklarını mutlaka okuyun. Eğer maaşınızın kredi borcuna otomatik bloke edilmesini istemiyorsanız ilgili maddelere rıza vermeme talebinizi iletin. Toplu sözleşme formatları nedeniyle bu talebin kabul edilip edilmeyeceği bankadan bankaya değişebilir; yine de yazılı şerh düşmek ileride hukuki süreçte lehinize olabilir. İmza öncesi ayrıntılı ödeme planı, geri ödeme tutarı, gecikme şartları ve maaştan kesilebilecek azami oran konusunda yazılı teyit isteyin.
Kararda emekli maaşının ne kadarının bloke edilebileceği konusunda açık bir üst sınır belirtilmediği ifade ediliyor. Bu, yüksek tutarlı kredi kullanan emekliler için ciddi bir risk yaratabilir. Örneğin 20 bin TL emekli maaşı alan biri 23 bin TL’lik aylık kredi taksiti altına girdiyse, maaşın tamamı mı bloke edilecek, yoksa kısmi kesinti mi uygulanacak? Uygulamadaki farklılıklar yeni davaların önünü açabilir.
Yargıtay içtihadı oy çokluğuyla kabul edildi; bazı üyelerin karşı oy yazıları bulunduğu bildiriliyor. Buna rağmen karar Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi ve artık yargı mercileri için bağlayıcı yönlendirici nitelik taşıyor. Bu da ileride benzer davalarda mahkemelerin karar verirken yeni içtihada dayanacağı anlamına geliyor.
Kararın pratik yansımaları, emekli-mağduriyetleri ve bankacılık sektöründeki uygulama standartları önümüzdeki haftalarda daha netleşecek. Emekliler, haklarının ihlal edildiğini düşündüklerinde baroların tüketici hakları merkezleri, SGK danışma hatları ve bağımsız hukukçulardan destek almalı.
Yargıtay’ın bu emsal kararı, emeklilerin kredi kullanırken imzaladıkları her belgenin fiilen maaşları üzerinde tasarruf doğurabileceğini hatırlatıyor. Küçük puntoların büyük sonuçlar doğurabileceği bu dönemde dikkatli olmak hiç olmadığı kadar önemli.