Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı Hong Kong Özel İdari Bölgesi arasında imzalanan iki hayati uluslararası anlaşma, Genel Kurul’da kabul edilerek resmen yasalaştı. Ekonomi ve yatırım çevrelerinde büyük yankı uyandıran bu adım, Türkiye’nin Asya-Pasifik açılımında yeni bir sayfa olarak değerlendiriliyor.
Kabul edilen ilk düzenleme, gelir üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmenin önlenmesini hedefliyor. Aynı zamanda vergi kaçakçılığı ve vergiye uyumsuzlukla mücadeleyi güçlendirmeyi amaçlayan anlaşma ve eki protokol, yapılan oylama sonucunda TBMM’den geçti.
Bu anlaşma sayesinde, Türkiye ile Hong Kong arasında faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişilerin iki ülkede birden vergi ödeme riski ortadan kalkacak. Uzmanlara göre bu durum, özellikle uluslararası şirketler ve yatırımcılar için büyük bir güvence anlamına geliyor.
Genel Kurul’da kabul edilen ikinci anlaşma ise yatırımların karşılıklı teşviki ve korunmasını kapsıyor. Bu düzenleme, Türkiye ile Hong Kong arasında yapılacak yatırımlara hukuki güvence sağlarken, yatırımcıların haklarını uluslararası standartlarda koruma altına alıyor.
Anlaşma kapsamında; Yatırımların kamulaştırılmasına karşı koruma, adil ve eşit muamele ilkesi, uyuşmazlıkların uluslararası tahkim yoluyla çözümü gibi kritik başlıklar yer alıyor. Ekonomi çevreleri, bu adımın Türkiye’ye yönelik doğrudan yabancı yatırımları artıracağını vurguluyor.
Söz konusu anlaşmalar, yalnızca ekonomik değil, jeopolitik açıdan da önemli bir mesaj niteliği taşıyor. Hong Kong gibi küresel finans merkezlerinden biriyle kurulan bu güçlü hukuki zemin, Türkiye’nin Asya ile ticari entegrasyonunu derinleştirme hedefinin somut bir göstergesi olarak görülüyor.
Yasalaşan düzenlemeler sonrası iş dünyasında beklentiler hızla yükselirken, özellikle finans, lojistik, teknoloji ve ticaret sektörlerinde yeni iş birliklerinin önü açıldı. Uzmanlar, önümüzdeki dönemde Türkiye-Hong Kong ticaret hacminde kayda değer bir artış yaşanabileceğini ifade ediyor.