Kritik buluşmada, Türkiye’nin dış politika vizyonuna ve küresel sistemdeki dönüşüme ilişkin çarpıcı mesajlar verdi. Kurtulmuş, belirsizliklerin arttığı mevcut uluslararası konjonktürde “iddiasız” bir Türkiye’nin bu coğrafyada ayakta kalmasının mümkün olmadığını vurgulayarak, Ankara’nın kararlı ve öncü rolüne dikkat çekti.
Konuşmasında dünyada yaşanan hızlı ve sarsıcı değişimlere işaret eden Kurtulmuş, uluslararası kurumların büyük ölçüde işlevsiz hale geldiğini söyledi. Küresel düzeni yönettiği varsayılan kuralların sahadaki gerçeklikle örtüşmediğini belirten Kurtulmuş, mevcut sistemin adaletsizlik ürettiğini ve bu durumun yeni bir küresel mimariyi kaçınılmaz kıldığını ifade etti.
“Dünya, artık eski kurallarla yönetilemiyor” diyen Kurtulmuş, güç dengelerinin değiştiği bu dönemde Türkiye’nin edilgen değil, yön veren aktörlerden biri olması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin dış politikada çifte standartlı bir dil kullanmadığını vurgulayan Kurtulmuş, “Bir masada söylenen söz, başka bir muhataba farklı şekilde aktarılmaz” diyerek Ankara’nın diplomatik tutarlılığına dikkat çekti. Türkiye’nin müzakere süreçlerinde açık yüreklilikle hareket ettiğini belirten Kurtulmuş, barış, istikrar ve güven için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüldüğünü söyledi.
Türk dış politikasının temel taşlarından birinin insani diplomasi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, kriz bölgelerinde ihtiyaç sahiplerine en hızlı ve etkin şekilde ulaşmanın Türkiye’nin önceliği olduğunu dile getirdi.
Kurtulmuş, başta Gazze ve Filistin olmak üzere Afrika’daki mazlum halklara yönelik insani yardımların artırılması için diplomasinin tüm imkanlarının seferber edildiğini belirtti. Türkiye’nin yalnızca bölgesel değil, küresel ölçekte vicdanı temsil ettiğini söyleyen Kurtulmuş, adil ve kalıcı bir barış düzeni çağrısını her platformda güçlü şekilde dile getirdiklerini aktardı.
Yeni bir dünya düzeninin artık bir hayal değil, yaklaşan bir gerçeklik olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bu sistemin adalet ve hakkaniyet temelinde şekilleneceğini ve Türkiye’nin bu süreçte öncü ülkelerden biri olacağını ifade etti.
Dış politikanın yalnızca temennilerle yürütülemeyeceğini belirten Kurtulmuş, Türkiye’nin çizgisinin iddialı, kararlı ve tutarlı olduğunu söyledi. “Bu coğrafyada iddiasız olmak Türkiye’ye yakışmaz” diyen Kurtulmuş, iddiasız bir Türkiye’nin bölgesel denklemde ayakta kalamayacağını açık bir dille ifade etti.
Konuşmasının önemli başlıklarından birini de “Terörsüz Türkiye” süreci oluşturdu. Kurtulmuş, bu sürecin kısa sürede önemli bir aşamaya ulaştığını belirterek, terör örgütünün tüm unsurlarıyla silah bırakması ve fesih sürecini tamamlaması halinde meselenin kökten çözüleceğini söyledi.
Terörün sona ermesinin yalnızca Türkiye için değil, bölge için de tarihi bir kırılma noktası olacağını vurgulayan Kurtulmuş, Suriye, Irak ve Lübnan’da terörün bitmesinin bölgeye kalıcı huzur ve güven getireceğini ifade etti.
Sürecin Türkiye’nin güvenlik ve istihbarat kurumları tarafından titizlikle yönetildiğini aktaran Kurtulmuş, geçmişte benzer girişimlerin farklı odaklar tarafından sabote edildiğini hatırlattı. 2013 yılında yürütülen sürecin de çeşitli müdahalelerle akamete uğradığını belirten Kurtulmuş, bu kez sürecin milli irade tarafından doğrudan sahiplenildiğini vurguladı.
Milli Dayanışma, Kardeşlik Ve Demokrasi Komisyonu toplantılarının bu anlayışla yapıldığını söyleyen Kurtulmuş, farklı siyasi görüşlere sahip partilerin ortak meselelerde buluşabilmesinin sürecin en güçlü yönlerinden biri olduğunu dile getirdi.
Terörsüz Türkiye sürecinin başarıyla tamamlanması halinde bunun yalnızca ulusal değil, küresel ölçekte bir örnek teşkil edeceğini ifade eden Kurtulmuş, bu modelin ilerleyen yıllarda uluslararası ilişkiler ve çatışma çözümü alanlarında ders olarak okutulacağına inandığını söyledi.
Kurtulmuş’un verdiği mesaj netti: Türkiye geri adım atan değil, oyun kuran; iddiasız değil, yön veren bir ülke olarak yoluna devam edecek.