Erdoğan, “Açlık, susuzluk ve salgın hastalık riski, Gazze’yi topyekûn bir çöküşe sürüklüyor. Bu tablo yalnızca savaşın değil, sistematik bir yok etme politikasının da göstergesidir” dedi.
Erdoğan, Gazze’deki yıkımı sadece bölgesel bir çatışma değil, insanlığın ortak vicdanını yaralayan bir felaket olarak nitelendirdi:
“Aylar süren bombardımanlar kadınları, çocukları, yaşlıları hedef aldı; şehirler yaşanmaz hâle getirildi. Evler, hastaneler, okullar, ibadethaneler yıkıldı; gıda, su, sağlık ve elektrik hizmetleri çöktü.”
Cumhurbaşkanı, uluslararası toplumun tepkisizliğini de sert sözlerle eleştirdi:
“Batı dünyası başka krizlerde hızla harekete geçerken, Gazze konusunda ikircikli bir tutum sergiliyor. Ukrayna’da gösterilen hassasiyet, Gazze’de de gösterilseydi bugün bambaşka bir tabloyla karşılaşabilirdik.”
Erdoğan, İsrail’in herhangi bir yaptırım görmeden saldırılarını sürdürmesinin, uluslararası hukuku ve insan hakları normlarını erozyona uğrattığını vurguladı.
Türkiye’nin Gazze’deki insani dram karşısında en başından beri aktif bir tutum aldığını belirten Erdoğan, AFAD, Kızılay ve sivil toplum kuruluşlarının sahada olduğunu; gıda, ilaç ve tıbbi malzemelerin ulaştırıldığını; yaralıların Türkiye’de tedavi edildiğini hatırlattı.
Diplomasi alanında ise Birleşmiş Milletler ve İslam İş Birliği Teşkilatı nezdinde ateşkes çağrılarının sürdüğünü, Filistinli gruplar arasında arabuluculuk çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
Erdoğan, Gazze’deki şiddetin yalnızca Filistin halkını değil, bölgenin istikrarını da tehdit ettiğini belirterek, İsrail-İran geriliminin geniş çaplı bir çatışma riskini artırdığını ifade etti.
“Bu kriz yeni göç dalgaları, radikalleşme ve enerji güvenliği üzerinde ciddi tehditler oluşturuyor. Gazze meselesi yalnızca insani bir kriz değil, küresel barış ve güvenlik açısından da stratejik bir konudur.”
Erdoğan, çözümün adımlarını şu şekilde sıraladı:
Erdoğan, Gazze’nin yeniden imarının sadece binaların inşasıyla sınırlı kalmaması gerektiğini, eğitim, sağlık, altyapı ve ekonomik kalkınmanın da garanti altına alınması gerektiğini belirtti.
Kalıcı barışın ise ancak bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü sağlanmış bir Filistin devletinin tanınmasıyla mümkün olacağını vurguladı:
“İki devletli çözüm, bölgede barışın ve istikrarın yegâne anahtarıdır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Al Jazeera için kaleme aldığı “İnsanlığın Vicdanı Gazze’de Sınanıyor” başlıklı makalesinde, Gazze’de yaşanan insani dramı, uluslararası toplumun sessizliğini ve basın özgürlüğüne yönelik saldırıları sert sözlerle eleştirdi. Erdoğan, “Açlık, susuzluk ve salgın hastalık riski, Gazze’yi topyekûn bir çöküşe sürüklüyor. Bu tablo yalnızca savaşın değil, sistematik bir yok etme politikasının da göstergesidir” dedi.
Erdoğan, Gazze’deki yıkımı sadece bölgesel bir çatışma değil, insanlığın ortak vicdanını yaralayan bir felaket olarak nitelendirdi:
“Aylar süren bombardımanlar kadınları, çocukları, yaşlıları hedef aldı; şehirler yaşanmaz hâle getirildi. Evler, hastaneler, okullar, ibadethaneler yıkıldı; gıda, su, sağlık ve elektrik hizmetleri çöktü.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de yaşananların hakikatin peşinde koşan gazetecileri de hedef aldığını vurguladı:
“Son aylarda çok sayıda gazeteci, sırf görevini yaptığı için katledildi. Özellikle Al Jazeera’nin uğradığı kayıplar, basın özgürlüğüne ve bilgiye ulaşma hakkına yapılmış en vahşi saldırılardandır. Gerçeği dünyaya duyurmak için çalışan cesur insanların ölümü hepimiz için büyük bir kayıptır. Onların hatırası, adalet arayışının simgesi olacaktır.”