Almanya’da yaşayan birçok kadın için karanlık sokaklar hâlâ güvensizlik, hızlanan adımlar ve kalp çarpıntısı demek. Şimdi sorulan soru şu: Bu korku kimin sorunu? Göçmenlerin mi, sistemin mi, yoksa hepimizin ortak sorumluluğu mu?
Almanya’nın birçok kentinde gece eve dönen kadınlar, ellerinde anahtar, kulaklarında adımları dinleyerek yürüyor. Her karanlık köşe, her sessiz durak bir ihtimali hatırlatıyor. Oysa Avrupa’nın ortasında, modern bir ülkede, sokakların bu kadar ürküteceği kimsenin aklına gelmezdi.
Başbakan Merz’in “şehir görünümü” açıklaması, tartışmayı alevlendirdi. Merz’in göçmenleri işaret ederek “Kızlarınıza sorun” demesi, öfkeyi ve kaygıyı bir araya getirdi.
Bir grup tanınmış kadın, Merz’e seslenen bir açık mektup yayımladı: “Biz suçlu değiliz, hedef değiliz. Biz güvenlik istiyoruz.”
Federal Kriminal Dairesi’ne göre kadınların sadece üçte biri kendini gece toplu taşımada güvende hissediyor. Erkeklerde bu oran neredeyse %60.
Kadınlar sadece saldırıdan değil; yalnızlıktan, izlenme hissinden, travmalardan, tehdit ihtimalinden korkuyor.
“Eve Yürüyüş Telefonu” projesinde gönüllüler gece arayanlara eşlik ediyor.
Projeden Daniel şöyle anlatıyor:
“Bu korku göçle başlamadı. Çok daha derin, çok daha eski. Bazı kadınlar neye korktuklarını bile anlatamıyor; sadece içlerinde bir alarm çalıyor.”
Göçmen kadınlar da arıyor. Kimisi saldırıdan değil, dışlanmaktan korkuyor. Yani korkular farklı, hissiyat ortak: Güvensizlik hayatın kıyısında dolaşıyor.
Kentler, kadınların gece sokakta kendini daha güvende hissetmesi için çeşitli adımlar atıyor. Birçok şehirde kadınlara özel gece taksi desteği sağlanıyor, otobüslerde durak dışında iniş uygulamaları devreye sokuluyor ve karanlık sokaklarda rehber eşliğinde yapılan güvenlik yürüyüşleri düzenleniyor. Bunun yanında kadınların özgüvenini artırmaya yönelik psikolojik destek programları da yaygınlaşıyor. Özellikle “Nightwalk” adı verilen gece yürüyüşleri büyük ilgi görüyor; bu etkinliklere katılan kadınlar, korkudan kaçmak yerine onunla yüzleşmeyi ve kamusal alanı daha güçlü bir şekilde sahiplenmeyi öğreniyor.
Emsland Eşitlik Ofisi’nden Marlies Kohne son noktayı koyuyor:
“Kadınlar, gece sokakta olmaktan vazgeçmesin. Çözüm evlere kapanmak değil; kamusal alanı sahiplenmek.”
Bu söz aslında tartışmanın özeti.
Kadınların gece dışarı çıkması bir cesaret eylemi olmamalı — rutin bir hak olmalı.
Almanya’nın gündemindeki bu soru hâlâ yanıt bekliyor:
Kadınlar özgürce yürüyene kadar kim gerçekten güvende sayılır?